ALİ ADİL ATALAY
(Vaktidolu)

1936 (1934) Erzincan Kemaliye Bizmişen Köyü doğumluyum. 2 yaşında yetim kaldım. İlkokulu köyümde Pekiyi derecede bitirdim ve imkânsızlıktan dolayı yüksek okula gidemedim. Askerde bölük kumandan yardımcılığı ve bölük yazıcılığı yaptım. 1955’te Ankara’ya geldim ve işçi çalıştırdım, kütük söktürdüm. 1960’ta pancar çavuşluğu yaptım. 1961’de İstanbul’a geldim ve ağabeyim Ahmet Atalay’la birlikte Atalay Nakliyat ve Ticaret Kolektif Şirketi’ni kurup 1990 yılına kadar devam ettirdim. 1972 yılında da yan kuruluş olarak Can Yayınları’nı kurdum.  Nakliye işine son verince 1990 yılında tamamen yayıncılığa döndüm. 20’den fazla kendi yapıtlarımı ve Kuran-ı Kerim’i beyitleştirerek yayınladım.
Bugün 630. yapıt kitap, çeşitli yazarların yapıtları yayınlanmış durumda. Onlarca antolojilerde ve Büyük Larausse’de yer aldım.

ESERLERİ

EMİNE ATALAY (Emiş Ana)

Emiş Bacı Sarı Çiçeklidir. Sarı Çiçek, üç vilayetin hudut alanı içindedir. Sivas, Erzincan, Malatya, Erzincan, Kemaliye (Eğin) köyleri, Gözaydın (Bezmişen), Ağıl, Dilli, (Abrenk) Harmankaya, Çanakçı, Malatya Arapkir kazası köyleri, Eynir, Çiynir, Sivas’ın Divriği kazası köyleri: Abbas Oğlu, Ortaköy, Atmalı Oğlu, Han Deresi, Akpelit, (Gemhu). Bu köylerin arasında bir yatır vardır, Koca Haydar Gözaydın (Bezmişen), Ağıl, Dilli Harmankaya, (Abrenk) köylerinin batısından Sultan Murat caddesi geçer, bu cadde Erzincan, Sivas hudududur. Divriği’nin, Akpelit (Gemhu) köyünün güneyinde, Orta Köy, Atmalı Oğlu’nun doğusundadır. Orada ki yatır Koca Haydar, Sultan Murat Bağdat’a gider- ken Askeri beylik düzünde konaklar, Erenler bir kazan yemekle tüm askerini doyurur.
Emine Atalay Köseoğlu, 1939 yılında Divriği Orta Köydeki Koca Haydar Türbesi’nin iki bin metre yakınındaki üç evli bir mezra’da Coppo Ağa’nın çiftliğinde doğmuştur.

Karaağaç Sütlüce Bektaşi Dergahı

“Karaağaç Bektaşi Dergahı yüz yıllar evveli kurulup üç kez yıkılıp harap olduktan sonra bizim günümüze yıkık harap olarak kalmıştır. 1960’lı yıllarda Karaca Ahmet Sultan Derneği’ni birlikte kurduğumuz ve on dört yıl beraber yönetiminde kaldığımız Malatya Arapgir Suceyin köyünden Ahmet Özdemir bir gün bana “gel seninle Sütlüce’de Karaağaç Dergâhı’nın yerini gezelim” dedi.
Birlikte gittik, bir büyük arsanın alt başında iki göz bir yer harap halde duruyordu. 

Bu hal benim zihnimde öylece kaldı.
Zaman geldi iki binli yıllarda Alevi Bektaşi Dernekleri,vakıfları çoğaldı. Hasbelkader o gün Alevi Bektaşi Eğitim ve Kültür Vakfı’nın başkanı idim. Cağaloğlu’nda Can Yayıpları’nın ve Vakfın ortak adresi olan yerde otururken, Mustafa Topuz ile Ali Kaya geldiler. Mustafa kardeşimiz “Sütlüce’de Karaağaç Dergahı’nın yeri satılmış. İstanbul’da Alevi Bektaşi dernek ve vakıfları olan her kuruma gittim ilgilenen olmadı, sana geldik” dedi.”