Adil Ali Atalay, 1934 yılında Erzincan’ın Kemaliye ilçesinin Gözaydın (Bizmişen) köyünde doğmuştur. O dönemin şartlarında nüfusa doğduktan iki yıl sonra kaydı yapıldığından doğum tarihi nüfusta 1936 olarak yazılmıştır. Adil Ali’nin aktardığı kadarıyla babası seferberlik yıllarında 10 yıla yakın askerlik yapmış ve kendisi henüz iki yaşındayken hayatını kaybetmiştir. Kendi deyimiyle annesi onlara hem babalık hem de annelik yapmıştır. Çocukluk yılları zorluklar ve yoksulluk içerisinde geçen Adil Ali, 1949 yılında ilkokulu bitirmiştir. İlkokulu bitirdikten sonra eğitimine devam etmek istemişse de ailesinin ekonomik durumu buna izin vermemiştir. 1954 yılının Aralık ayında eşi Emine (Emiş) hanım ile evlenmiştir. Eşinin ailesinin başlık parası istemesi nedeniyle yoksul olan Atalay, bu parayı verememiş ve eşini kaçırmıştır.
Bu olay üzerine elli bir gün tevkif edilmiş, bu sürenin sonunda annesi tek mal varlıkları olan katırı satarak başlık parasını ödemiş ve kendisi serbest kalmıştır.Bu olayın ardından 1955 yılında annesini ve eşini de yanına alarak Ankara’ya göç etmiş ve burada çalışmaya başlamıştır. 1961 yılında ise ailesiyle birlikte İstanbul’a taşınmış, burada bir nakliye şirketi kurmuştur. Ardından 1972 yılında bir yayınevi açmıştır. Bu arada nakliye işini de ağabeyi Ahmet Atalay ile 1990 yılına kadar devam ettirmiştir. Adil Ali Atalay’ın bugüne kadar getirmeyi başardığı yayınevinde çoğu Alevilik ve Bektaşilik konusunu içeren çok sayıda kitap yayımlanmıştır. Atalay’ın ikisi kız, üçü erkek olmak üzere beş çocuğu olmuştur. Hâlen İstanbul’da yaşayan Atalay, yayıncılığa devam etmektedir (Zaman 2014: 11-46).
Adil Ali Atalay, çocukluk yıllarından itibaren şiire ve saza meyil etmiş ve on altı yaşından itibaren şiir yazmaya başlamıştır. Şiirlerinde Vaktidolu mahlasını kullanan Atalay, eserlerinin tamamını hece vezni ile kaleme almıştır. Çocukluk yıllarından itibaren Alevi Bektaşi âşıkların ve dedelerin meclislerinde zaman geçiren Vaktidolu’nun şiirlerinin içeriğini Alevi Bektaşi inancı ve tasavvufu oluşturmuştur. Saz çalmaya hevesi olmuş, ancak çocukluk ve gençlik yıllarında ailesinin yoksul olması nedeniyle bir saz alamadığı için bağlama çalmayı öğrenememiştir. Vaktidolu, gençlik yıllarında yazdığı ilk şiirlerini yakmıştır. Dolayısıyla ancak belli bir yaştan sonra yazdığı şiirleri elinde mevcuttur (Zaman 2014: 19-23). İstanbul Cağaloğlu’nda bulunan yayınevi sayısız âşık, araştırmacı ve yazarın uğrak yeri hâline gelmiştir. Vaktidolu bu sayede birçok sanatçı, âşık, Alevi dedesi, yazar ve araştırmacı ile tanışmış ve uzun süre vakit geçirme şansı elde etmiştir (Zaman 2014: 61). Vaktidolu’nun şiirlerinde, Alevi Bektaşi inancının yanında, sevgi, aşk, ahlak, toplumsal ve insani değerler gibi konuları işlediğini görmek mümkündür (Zaman 2014: 55). Vaktidolu’nun bu yönü onun toplumsal meselelerle sürekli iç içe olmasını ve bu durumu şiirlerine yansıtmasını sağlamıştır. Başta kendisi gibi âşık olan ve Emiş mahlasını kullanan eşi Emine Hanım olmak üzere birçok âşık ile karşılıklı şiir söyleyen Vaktidolu, Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre, Abdal Musa, Kaygusuz Abdal, Hıdır Abdal, Şah İsmail Hatayi ve Koca Seyyid gibi Alevi Bektaşi inancının yol ulularını konu edinen şiirler de kaleme almıştır. Ayrıca Vaktidolu’nun Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet ve Mustafa Kemal Atatürk için yazdığı şiirleri mevcuttur (Zaman 2014: 195-350). Şiirlerinin yanı sıra Alevi Bektaşi inancını konu edinen çok sayıda kitabın yayına hazırlanmasında emeği geçmiş; Hazreti Betül Fatıma Anamız, Âşık Deman’i Baba, Kuran’ı Kerim Manzum Meali ve Tefsir Özeti, Kerbela ve Matem, Altını Tunç Ederler Tunçu da Altın (Hülya ile Yadigar) Sıla mı Gurbet Gurbet mi Sıla Suçlu Kim?, Yasin – Kur’an’daki Dualar – Veda Hutbesi ve Emirname, Alevilik’te Ehl-i Beyt Sevgisi ve Kuran-ı Kerim’de Ehl-i Beyt Sureleri, Ağuiçenliler Ocağı, Sarıçiçek’te Bir Köy Gözaydın Bezmişen, Gel Kendine Deli Gönül ve Alevilik’te Sultan Nevruz adlı eserleri kaleme almıştır.*
* http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/vaktidolu-adil-ali-adil-ali-atalay sitesinden alınmıştır.